Doğum 02 Ocak 1852, İstanbul - Ölüm 13 Nisan 1937, İstanbul
Aristokrat bir aileye mensup olan Abdülhak Hâmid 1852'de İstanbul'da doğdu. Öğrenimini bu şehirde yaptı, özel derslerle kendisini yetiştirmeye çalıştı.
Aristokrat bir aileye mensup olan Abdülhak Hâmid 1852'de İstanbul'da doğdu. Öğrenimini bu şehirde yaptı, özel derslerle kendisini yetiştirmeye çalıştı.
1861'de ağabeyi Nasuhî Bey'le Paris'e gitti. Orada bir yıl
kadar bir kolejde eğitimine devam etti. Bir süre İstanbul'da Amerikan
Koleji'nde okudu. Memurluk hayatına atıldı. Tahran Büyükelçiliği'ne atanan
babasıyla birlikte İran'a gitti. 1866'da babasının ölümü üzerine İstanbul'a
döndü. Paris Elçiliği'ne kâtip olarak atandı. (1876)
İki buçuk yıl burada kaldıktan sonra, Londra Elçiliği
Müsteşarlığı'nda Brüksel Elçiliği ve Meclis-i Âyân üyeliğinde bulundu.
Cumhuriyet devrinde milletvekili oldu ve bu görevde iken 13 Nisan 1937'de öldü.
Abdülhak Hamit TarhanAbdülhak Hamit Tarhan, Tanzimat dönemi
Türk edebiyatında belirginleşen "eski -yeni" sancısı bağlamında divan
şiirini gerek biçim gerekse içerik açısından "kesin bir dille"
reddeden ilk önemli sanatçıdır.
Hamit, Türk şiirinin kendine özgü bir kimlik kazanması
gerektiğini her fırsatta dile getirmiş bunun en somut örneklerini de kendi
eserlerinde vermeye çalışmıştır. Özellikle vezin ve kafiye konusunda divan
şiirinin getirdiği tüm sınırları reddederek serbest bir tavır sergilemiştir.
Örneğin; beyit hakimiyeti onun şiirinde tamamen kırılmış ve anlam takip eden
alt dizelere kadar yayılmıştır.
Batı şiir biçimlerini kullanmış, sanatı gölgeleyen ve
sınırlayan tüm kuralları, gelenek ilkelerini reddetmiştir.
Abdülhak Hamit Tarhan, özellikle tiyatro alanında Tanzimat
kuşağının en üretken kalemi olarak Türk edebiyatı tarihine adını yazdırmıştır.
Abdülhak Hamit Tarhan'ın "Şiir" Dünyası ve
Eserleri
Eserlerine İlişkin Önemli Notlar:
Abdülhak Hamit Tarhan, Türk şiirinin hem muhtevada hem de
şekilde büyük yeniliklere açılmasını hazırlayan bir şairdir ve bu işlevi
dolayısıyla kendisinden sonra gelenler özellikle de Servet-i Fünûn şairleri
tarafından üstâd olarak kabul edilmiştir. Abdülhak Hamit Tarhan'ın şiir
külliyatı oldukça dağınık bir yapı arz etmektedir. Birçok eseri bazı
antolojiler sayesinde günümüze ulaşmıştır. Abdülhak Hamit Tarhan'ın birçok
meşhur şiiri aslında mensur olarak kaleme aldığı tiyatro oyunlarında yer
almaktadır. Örneğin; Duhter-i Hindu'daki Tanaggum; Tarık'taki mersiye,
Finten'deki Davalaciro'nun türküsü, İbn Musa'daki Kraliçenin türküsü bunlardan
birkaçıdır.
Abdülhak Hamit'e Dair Diğer Bilgiler
Hamit bir "tezatlar şairi" olarak anılır.
Düzensizlik, anlaşılmazlık onun şiirinin asli yönünü ihtiva
eder.
Tabiat ve aşk kavramları şiirlerindeki ana temadır.
Tabiat konusunda J. J. Rousseua'nun etkisinde kalmış bir
şair olarak değerlendirilir. Hindistan'da yazdığı Kürsî-i İstiğrâk ve Külbe-i
iştiyâk adlı eserleri, Hamit'in tabiat karşısındaki coşkunluğunu ve metafizik
düşünce ile karşılaşmasını ortaya koyan en önemli şiirleridir.
Şiirleri gerek lirizm açısından gerekse felsefe açısından
zengindir diyebiliriz.
Hamit, şiirlerinde genellikle aruz ölçüsünü kullanmış sadece
birkaç şiirde hece veznini denemiştir.
Belli bir dil anlayışına sahip değildir. Kimi şiirlerinde
anlaşılır bir anlatım sergilerken kimi şiirlerinde de ağır, yoğun ve yüklü bir
dil tercih etmiştir.
Şiirlerinde "sanat için sanat" anlayışına bağlı
kalmıştır.
Edebiyatımızda "şair-i azâm" olarak anılagelmiştir
ve bu yakıştırmayı ilk kez dile getiren kişi Süleyman Nazif'tir.
Eserleri ve Özellikleri
Sahra
Abdülhak Hamit Tarhan'ın kitap olarak çıkardığı ilk şiir
kitabı Sahra'dır. (1879)
İlk kitabı Sahra olsa da Hamit'ln şiirde yaptığı ilk
yenilik, Duhter-i Hindu'daki Tanaggum adlı eseridir. Hamit bu şiirinde açıkça
divan şiirinin yüzyıllarca muhafaza ettiği her türlü yaklaşımı ve geleneği alt
üst etmiştir. Şöyle ki divan şiirinde ıstırap veren, acı çektiren ve sevilen
kişiyi temsil eden "kadın" figürü, bu şiirde ıstırap çeken ve seven
özne olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu şiirde seven ve sevilen kişilerin her
ikisinin de adı bellidir. Bir kadının bir erkeğe duyduğu aşkı somut bir şekilde
dile getirmesi o dönem Türk şiiri için başlı başına bir yenilik adımıydı.
Sahra, Türk edebiyatının pastoral nitelikli ilk eseri olarak
kabul edilmektedir. Bu şiirde medeniyetin aslî unsuru olarak kabul edilen
"şehir" ile "kır" kavramları arasında birtakım fikrî ve
duygusal mukayeseler yapan Hamit, kır yaşamını yüceltir ve ona dair olumlu bir
söylem geliştirir.
Sahra'daki birçok şiir biçimsel açıdan daha önce örneği
görülmemiş bir yapıya sahiptir. Hamit, bu eserindeki şiirlerinde kimi zaman
nazım birimin kimi zaman kafiye şemasını kimi zaman veznin "tamamen
kendine özgü hatta keyfi" bir tavırla değiştirerek ayrı bir yapı ortaya
koymuştur.
Bunlar Odur
Bu eserin bir bölümü Hindistan'da yazılmıştır. (Hindistan
coğrafyası ve Hint felsefesi Hamit'in sanatının asli bileşenlerinden biridir.)
Bunlar Odur iki defa basılmıştır. İlk baskısı küçük bir kitapken Hamit, bu
eserini Makber'den sonra yeniden yayımlamış ve Bunlar Odur'u "Makber
dairesinde" şeklinde değerlendirmiş ve tanıtmıştır.
Makber
Sanatçının adıyla özdeşleşen en meşhur eseridir. Hamit
Batılı şairlerden genellikle romantikleri örnek almış ve kendi birikimini de
katarak şahsi bir şiir oluşturmuştur. Makber adlı eserde bu özelliği bariz bir
şekilde hissedilmektedir. Ölüm duygusu Batılı romantiklerin eserlerinde yer
alan en önemli temdi. Hamit, ölümü sadece varoluşsal bir sorun olmak
çizgisinden çıkarıp farklı bir bakış zenginliği ile bu şiirinde
değerlendirmiştir. Bu şiirin en önemli özelliği ve kendinden önce yazılan ölüm
temalı şiirlerden farkı şudur:
- Ölüm kavramının somut boyutunda kalarak duygularını bir dert yanma ya da bir sızlanma şeklinde ifade etmemiştir.
- Ölüm kavramının insan hayatındaki etkilerini unutarak salt bir felsefi tartışma boyutunda da kalmamıştır.
Makber'in Felsefesi
Ölümün karanlığı ve boşluğun tehdidi altındaki hayat
güzeldir. Hamit bunu fark edince duygularına keskin bir vicdan azabı eklenir.
Şu soruları sormaya başlar şiirinde?
-Niçin güzel bir varlık ölmüştür?
-Eğer onu öldürmek nihaî hedefse Tanrı onu niye yaratmıştır?
Şair bu iki felsefi soruyu şiirinde çeşitli mısralarında
sorarken hiçbir cevap bulamaz ve mutlak bir sessizliğe gömülerek beklediği
teselliyi bulamaz.
İşte bu görüşten hareketle Makber adlı şiirin şu meşhur
dizelerini kaleme almıştır:
İnsin nesi varsa kâinatın
Lâkin bu derin sükût dinsin
Hamit bir isyan içerisindedir fakat onun isyanı nihaî olarak
bir teslimiyetle sonuçlanır. Eşi Fatma Hanım'ın ölümünün ardından yazdığı bu
şiir "isyan" ile "teslimiyet" arasındaki gidiş gelişin en
veciz ifadesi haline gelmiştir.
Makber'in Magazinel Boyutu
Eşinin Hindistan dönüşü vapurda ölmesi ve denize atılarak
sonsuza karışması ihtimali onu çıldırtır. Fatma Hanım Beyrut'ta ölür ve Hamit
bir cezbe halinde kırk gün içinde Makber'i yazar. (Kaynak: İnci Enginün -Yeni
Türk Edebiyatı Tanzimat'tan Cumhuriyet'e 1839-1923)
"Makber" Hakkında Bilinmesi Gereken Biçimsel
Özellikler
Eserin tamamı 2352 mısradır.
Eserde her bent 8 mısra olarak düzenlenmiştir.
Yani toplam 294 benttir.
Eser bir ottova-rima örneğidir.
Kafiye düzeni her bentte aynıdır. (Birkaç küçük değişiklik
dışında)
Kafiye örgüsü "aabbaacb" şeklindedir.
Bu şiirin kalıbı "mef'ûlü mefâ'ilün fâulün"
şeklindedir.
"Ölü" ve "Hacle"
Makber adlı eserinde ölüm ve yaşam arasındaki zıtlığı
anlatma konusunda zirveye ulaşan Hamit, peş peşe yayımladığı Ölü ve Hacle adlı
eserlerinde de aynı konuyu ele almıştır. (Hacle, zifaf odası demektir.)
Ona göre ölümün karşısında hayat ve aşk vardır. Hamit
"Hacle" adlı eserinde mezarın karşısına hayatı temsilen hacleyi
çıkarır.
Hep Yahut Hiç
Bu eserde Abdülhak Hamit Tarhan'ın hiçbir kitabında yer
almayan şiirler bir araya getirilmiştir. Bu önemli çalışma Prof. Dr. İnci
Enginün tarafından 1982'de yayımlanmıştır.
İlham-ı Vatan
1916'da yani savaş yıllarında derlenmiştir. Pek de özenli
bir yapısı yoktur. "Merkad-ı Fatih'i Ziyaret" ve "Kabr-i Selim-i
Evvel'i Ziyaret" adlı meşhur şiirleri bu eseri içerisindedir.
Divaneliklerim yahut Belde
Paris izlenimlerini yansıtan şiirlerini bir araya getirdiği
eseridir.
Validem
Annesinin hazin çocukluğu hakkında duyduklarını lirik bir
söyleyişle dile getirmiştir. Uzun bir manzumedir ve özellikle "vatan"
ve "anne" kavramları arasında özellikle durulmuştur. Bu eser aynı
zamanda Türk edebiyatındaki ilk "kafiyesiz" şiir olma özelliğine
sahiptir.
Garam
Hamit'in şiirindeki ana bileşenlerden biri olan
"buhran" kavramını ele alan metafizik endişeleri yoğun bir şekilde
işleyen, sosyal eleştirilerin yer aldığı uzun bir manzumedir. Hamit bu eserde
"kadın hakları"ndan bahsederek devrinin çok ilerisinde bir düşünce
yapısına sahip olduğunu göstermiştir.
Abdülhak Hamit Tarhan'ın "Tiyatro" Dünyası &
Eserleri/ Eserlerine İlişkin Önemli Notlar
Abdülhak Hamit Tarhan 21 adet tiyatro kaleme almıştır.
Tiyatroları da tıpkı şiirleri gibi dağınık bir yapı arz
etmektedir.
Tiyatrolarında "tezad" unsurunu sıkça
kullanmıştır.
Oyunları sahnelenme tekniğine uygun değildir ve oyunları
"okunmak üzere yazılmış tiyatro eserleri" olarak değerlendirilir.
Tarih, mitoloji, ölü medeniyetler, o güne değin Türk
edebiyatında adı dahi geçmeyen uzak ülkelerin kültürel ve coğrafi özellikleri
tiyatro eserlerindeki ana malzemelerdir.
Bazı tiyatro oyunlarını manzum olarak kaleme almıştır.
Hamit'in "ARUZ" ölçüsü ile kaleme aldığı tiyatro
oyunları şunlardır: Abdullahü's-Sagîr, Sardanapal, Yabancı Dostlar,
Nazife,İlhan, Tezer, Turhan, Ruhlar, Tayflar Geçidi, Arzîler,Eşber.
Hamit'in "DURAKSIZ HECE" ölçüsü ile kaleme aldığı
tiyatro oyunları şunlardır: Hamit bu eserlerini "mukaffa?, adı ile
değerlendirmiştir. Nesteren, Liberte, Cünûn-ı Aşk, Hakan.
Hamit'in "Mensur" olarak kaleme aldığı tiyatro
oyunları: Macera-yı Aşk, Sabr u Sebat, İçli Kız.
Hamit'in "Nazım-Nesir" karışık olarak kaleme
aldığı tiyatro oyunları: Duhter-i Hindû, Tarık, İbni Musa, Zeynep, Finten,
Yadigar-ı Harb.
Abdülhak Hamit Tarhan'ın Eserleri Şu Şekilde de Tasnif
Edilebilir
1. Konusu Orta Asya'da Geçen Efsanevi, Masalımsı Oyunlar
- Macera-yı Aşk
- Nesteren
- Zeynep
- Hakan
2. Konusunu Günlük Hayattan Alan Oyunlar
- Sabr u Sebat
- İçli Kız
- Liberte
- Yadigar-ı Harb
3. Konusunu Hindistan ve İngiltere'den Aldığı Siyasi Yoruma
Elverişli Eserler
- Duhter-i Hindu
- Finten
- Cünûn-ı Aşk
- Yabancı Dostlar
4. Konusunu Tarihten Alan Oyunlar
- Eşber ve Sardanapal » Eski Tarih
- Nazife, Tezer, Tarık, İbn Musa » Endülüs Tarihi
- İlhan, Tayflar Geçidi, Arziler, Ruhlar » İlhanlılar Tarihi
Eserlere İlişkin Notlar
Macera-yı Aşk adlı eserde din ve gelenek unsurlarının
sevenleri birbirinden ayıran unsurlar olduğu üzerinde durulmuştur. (Süt
kardeşlerin evlenme konusu)
Nesteren adlı eserinin konusu, Corneille'in Le Cid adlı
eserinden alınmıştır.
Hakan, Türkçülükle ilgili kelimeleri bol miktarda kullanarak
yazdığı bir oyundur.
İçli Kız, Namık Kemal'in Zavallı Çocuk adlı oyunuyla önemli
benzerlikler taşır.
Sabr u Sebat, Paris'in sosyete yaşamı, ev içi sohbetler,
kahve sohbetleri gibi kesitlerin ele alındığı bir oyundur. Bu oyunun iki
sahnesi tamamen atasözleriyle doludur.
Liberte, alegorik bir eserdir. II. Abdülhamit'in Mithat
Paşa'yı sürmesi konusu işlenmiştir. Siyasi atmoseferden ötürü yazıldıktan tam
otuz yıl sonra basılmıştır. Eserde Mithat Paşa'yı övmek amacı söz konusudur.
Yadigar-ı Harb, I. Dünya Savaşı yıllarında yazılmıştır.
Özellikle İngiltere'nin savaştaki olumsuz rolünü belirtilmiştir. Son eşi Lüsyen
Hanım da bu eserin kahramanları arasındadır.
Finten, Hamit'in Shakespeare'in eserlerini anladığının en
iyi örneğidir.
Cünûn-ı Aşk, sahnelenme tekniği açısından dili en uygun olan
ilk eseridir.
Eşber, Hamit'in belagat konusundaki hakimiyetini gösteren
eseridir.
Konusunu İlhanlılar tarihinden alan dört oyun birbirinin
devamı olarak kabul edilmektedir. (İlhan, Tayflar Geçidi, Arziler, Ruhlar)
Abdülhak Hamit Tarhan'ın Eserleri
Şiir Kitapları
1. Sahra (1879).
2. Makber (1885).
3. Ölü (1885).
4. Hacle (1885).
5. Belde (1885),.
6. Bunlar Odur (1885).
7. Bâlâdan Bir Ses (1912).
8. Garâm (1923).
9. İlhâm (1913).
10. Vâlidem (1913).
11. İlhâm-ı Vatan (1916).
12. Yabancı Dostlar (1924).
Tiyatroları
1. Macerâ-yı Aşk (mensur piyes, (1873).
2. Sabr u Sebat (mensur piyes, (1875).
3. İçli Kız (mensur piyes, (1875).
4. Duhter-i Hindu (mensur piyes, (1876).
5. Nazife (manzum piyes, (1876).
6. Nesteren (manzum piyesi, (1878).
7. Târik yahut Endülüs Fethi (manzum piyes, (1879).
8. Tezer (manzum piyes, (1880).
9. Eşber (manzum piyes, (1880).
10. Kahbe yahut Bir Sefılenin Hasbihâli (manzum piyes,
(1887).
11. Liberte (manzum piyes, tefrika (1913).
12. Turhan (manzum piyes, (1916).
13. İbn-i Musâ yahut Zâtü'l-Cemâl (manzum piyes, (1917).
14. Abdullahu s-Sâgir (manzum piyes, (1917).
15. Sardanapal (manzum piyes, (1917).
16. Yâdigâr-ı Harp (manzum-mensur piyes, (1917).
17. Cunûn-ı Aşk yahut Mihrâce (manzum piyes, (1917).
18. Tayflar Geçidi (manzum piyes (1917)
19. Zeyneb (manzum piyes, (1918).
20. Finten (manzum piyes, (1918).
21. Ruhlar (manzum piyes, (1922).
22. Arzîler (manzum piyes, (1925).
23. Hâkan (manzum piyes, (1935).
24. Kanûnî'nin Vicdan Azabı (manzum piyes,
yayınlanmamıştır).
25. Mektuplar (İ. Enginün tarafından yayınlanmıştır).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder