21 Mayıs 2015 Perşembe

ÖMER SEYFETTİN (1984-1020)


Ömer Seyfettin 11 Mart 1884 yılında Balıkesir’in Gönen ilçesinde doğmuştur. Türk edebiyatının önde gelen hikâye yazarlarından ve Milli Edebiyatın da kurucuları arasında yer alan sanatçı, babası gibi askerlik yapmış Balkan Savaşı sırasında Sırp ve Yunan cephelerinde savaşmıştır. Daha sonraki dönemde askerliği bırakıp tamamen edebiyata yönelen Ömer Seyfettin, o döneme kadar romanın gölgesinde kalan Türk kısa hikâyeciliğinin kurucu ismidir. Sanatçı 6 Mart 1920’de hayata gözlerini yummuştur.



Edebi Kişiliği

Türkçülük akımının da en önemli savunucusu olan sanatçı, Milli Edebiyatın dil anlayışı olan “Yeni Lisan” görüşünün de sahibi ve bu adı taşıyan makalenin yazarıdır. Hem sanatsal hem de öğretici metin türüne ait eserlerinde sade konuşma dilinin katı savunucularından biri olmuştur. Ömer Seyfettin Batı edebiyat ve kültürüyle de yakından ilgilenmiş; ama kendisinden önceki sanatçılar gibi kendi öz benliğini bırakarak tamamen Batı’ya yönelmemiştir.

Eserlerinde çocukluk anılarından ve askerlik hayatında yaşadıklarından yola çıkan Ömer Seyfettin, hikâyelerini Genç Kalemler ve Türk Yurdu dergilerinde yayımlamıştır. Sanatçı, eserlerinde serim, düğüm ve çözüm bölümlerine önem vererek Maupassant tarzı olay hikâyeciliğinin de edebiyatımızdaki en önemli temsilcisi olmuştur. Eserlerinde Türk insanının duygu ve düşüncelerini işleyen sanatçı, hikâyelerini halk geleneklerine veya tarihsel olaylara dayandırır.

Sanatçı hikâye türü dışında romanla da ilgilenmiş ve Efruz Bey adlı eserinde Batı kültürünü yanlış değerlendiren ve her döneme ayak uydurmaktan çekinmeyip aydın geçinen insanları işlemiştir. En yakın arkadaşı Ali Canip Yöntem, onun hayatını ve mizacını anlatan, en kuvvetli hikâyelerini içeren “Ömer Seyfettin ve Hayatı” adlı bir kitap yazmış ve bu kitap 1935 yılında yayımlanmıştır. Kısa bir süre sonra da bütün hikâyeleri bir kitap serisi halinde basılmıştır.

Ömer Seyfettin;

  • Mili Edebiyat akımının ve çağdaş Türk öykücülüğünün öncülerindendir.
  • “Genç Kalemler” dergisindeki yazılarıyla tanınmıştır.
  • Derginin ilk sayısında yayımladığı “Yeni Lisan” adlı makalesinde dil ve edebiyat ile ilgili görüşlerini açıklamıştır. Bu makaledeki görüşleri Milli Edebiyat akımının başlangıç bildirisi olarak kabul edilir.
  • Küçük hikâyeyi tamamen bağımsız bir tür haline getirmiştir. Türk edebiyatında hikâyeciliği meslek haline getirmiştir. Edebiyatımızda hikâye türünün gelişmesinde etkili olmuştur. 140 kadar hikâye yazmıştır.
  • Hikâyelerinin konularını çoğunlukla gerçek yaşamdan almıştır. Bu hikâyelerinde yapmak istediği şey, milli bilinci uyandırmaktır.
  • Toplumun aksak yönlerini mizah yoluyla eleştirmiştir. Batı hayranlığı içinde yozlaşmış züppe tipleri eleştirir.
  • Hikâyelerinin konularını çocukluk anılarından, halk geleneklerinden, tarihi olaylardan, menkıbe, efsane, kahramanlıklardan ve günlük yaşamdan almıştır. “Kaşağı, İlk Namaz, And, Falaka” çocukluk dönemini, “Başını Vermeyen Şehit, Forsa, Topuz, Kızıl Elma Neresi ve Pembe İncili Kaftan” tarihi olayları konu edindiği öyküleridir. Türk milletine Balkanlar’da yapılan zulümleri de anlatır.
  • “Beyaz Lale, Bomba, Hürriyet Bayrakları, Primo Türk Çocuğu” milli bilinci uyandırmak amacıyla Türkçülük düşüncesiyle yazdığı Balkan Savaşları ve Çanakkale Savaşı’nı ele alan öyküleridir.
  • Efruz Bey, kahraman etrafında yazılan hikâyeyi örnekler.
  • “Bahar ve Kelebekler” kadın konusunu işleyen hikâyedir.
  • Perili Köşk, evin içini anlatan hikâyelerdendir.
  • Bazı hikâyeleri doğrudan mizahla ilgilidir: “Yüksek Ökçeler, Koç, Külah, Mahcupluk İmtihanı”
  • Hikâyeleri genellikle beklenmedik biçimde sonuçlanır.
  • Edebiyatımızda “olay” öyküsü denilen “Maupassant tarzı (klasik)” öykünün en önemli temsilcisidir.
  • Realizm akımının etkisinde kalmıştır. Hikâyelerinde gözleme önem vermiştir.
  • Hikâye kahramanlarında psikolojik yönden bir derinlik yoktur. Ruh çözümlemelerine önem vermemiştir.
  • Hikâyelerinde çok sade bir dil kullanmıştır. Günlük konuşma dilini kullanmıştır.
  • İlyada ve Kalevela adlı destanları Türkçeye çevirmiştir.

Eserleri:

Hikâye: Falaka, Yüksek Ökçeler, Kızıl Elma, Bomba, Beyaz Lale, Gizli Mabet, Bahar ve Kelebekler, Yalnız Efe, Kaşağı, İlk Düşen Ak, Pembe İncili Kaftan, Harem, Yüzakı, Kurumuş Ağaçlar, Aşk Dalgası…
Roman: Efruz Bey, Yalnız Efe (uzun öykü), Ashab-ı Kehfimiz (“içtimai roman” adını vermiştir)
Şiir: Şiirler (Doğduğum Yer)

Oyun: Mahçupluk İmtihanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder